27 Ekim 2009 Salı

İKİ ARADA

Siz hiç iki kardeşe aynı anda aşık oldunuz mu? Ben oldum!

Derya 20, deniz ise 19 yaşındaydı. Aslında ilk aşkım derya. O’nunla deniz’den daha önce tanıştım. Üniversitenin ilk senesinin ilk günüydü. İlk dersin verdiği çekingenlikle etrafı seyrederken o’nu gördüm. Bütün güzelliğiyle arka sırada oturuyor ve çevreye pek pas vermiyordu.

İlk ikili ilişkilerimiz genelde arkadaşlık şeklindeydi. O’nun benden pek etkilendiğini düşünmesem de ben o’nun için deli oluyordum. Sonra bir gün şu klasik okul partilerinden birine gitmeye karar verdik.

Geceye hazırlanmak benim için pek kolay olmamıştı. Hayatımda nadir heyecanlandığım anlardan biridir bu. Sonra Burger’ın önünde o’nu görebildim. Gidip yanaklarına iki sulu öpücük bıraktım. Tek parça siyah kısa elbisesinin içinde harika görünüyordu. Ama biran göğüslerini o kadar kapatarak onlara haksızlık ettiğini düşündüm.

Mekana girdik ve birer içki aldık. Ben otururken o önümde dans ediyordu. Daha sonra bir erkek yanına geldi ve kulağına bir şeyler söyledi.birlikte dans etmeye başladılar. İçim içimi yiyor ama elimden bir şey gelmiyordu. Ne hoş der gibi gülümsedim bana baktığı sırada.

10 dakika sonra yanıma geldi. “beni kurtaracağını umut etmiştim ama pek öyle olmadı.” Dedi. Bir şey söylemedim ama gözlerimin içinin nasıl güldüğünü tahmin edebiliyordum. “hey sana söylüyorum. Bir dahaki sefere beni başkalarına verme.” Dedi. Yine sustum; sadece yaklaştım ve dudaklarına doğru ilerledim. Ben daha yolu yarılamamıştım ki o beni kendine çekti…

Bugün derya’nın doğum günü. Onların evinde kutlayacağız. Anne babası dışarıda olacağı için gece onlardayız. Gidip Fossil’in harika kolyelerinden birini aldım. Umarım beğenir.

Saat 8’e gelirken kapıyı çaldım. O an orda olmamayı ve o kapıyı çalmamayı o kadar isterdim ki… Çünkü o kapı açıldığında benim dünyam tam anlamıyla değişecekti.

Hayatımda gördüğüm en güzel şey karşımdaydı. Deniz! Saçları, vücudu o kadar güzeldi ki bir an dünya durdu sanki. Arkasından derya geldi ve “hoşgeldin canım.” Diyerek sarıldı. O’na sarılırken gözüm hala deniz’deydi. Sonra derya girdi tekrar söze ve “sizi tanıştırayım. Can bu deniz; kardeşim; deniz bu da can. Sana bahsetmiştim.” Nasıl yani hayatımda gördüğüm en güzel şey aşık olduğum kızın kardeşi miydi?

Pasta kesildikten sonra muhabbetler başladı. Bir yolunu bulup kendimi deniz’in yanına attım. O’nu daha yakından tanımalıydım. Alkolün etkisiyle iyice yakınlaşmıştık. Sevgilisi de yoktu. Derya ise hiçbir art niyet sezememişti. Sonra deniz’e tuvaletin yerini sordum. “ben seni götüreyim.” Dedi. Koridora girince ikimiz de durup birbirimizin dudaklarına yapıştık. Hayatımın en ateşli öpüşmesiydi bu. O salona döndü ben de tuvalete girdim. Tuvalette o’nun tenini yatakta okşadığımı hayal ederken yakaladım kendim; elim penisimdeydi. Toparlandım ve salona geri döndüm.

Neden sonra derya yanıma geldi ve koltukta göğüslerini iyice bana yaslayarak oturdu. Dudaklarımız buluştuğunda da elleri vücudumda gezerken de aslında düşündüğüm tek şey deniz’di.

Gece ilerledikçe çoğu kişi sızdı. Bazıları da yiyişmelere başlamıştı zaten.

Derya beni anne babasının odasına götürdü ve ateşli bi şekilde öpüşmeye başladık. Hala aklım deniz’deydi. Üzerindekiler çabucak çıkardım. O göğüslerin önümde olması hiçbir şey ifade etmiyordu. Sadece deniz vardı aklımda. Bakire olduğu için tam anlamıyla bir seks yaşayamayacaktık bu gece ama derya inanılmaz istekliydi bu gece. Ama yine de ben onu istemiyordum. Penisimi ağzına aldığında bunu deniz’in yaptığını düşündüm. Boşalmam 2 dakika bile sürmedi. “özür dilerim biraz erken oldu. Çok kurdum sanırım.” Dedim. “önemli değil aşkım.” Diyip bana sarıldı ve uykuya daldı.

O uyuduktan sonra yataktan kalkıp salona geçtim. Bir sigara yaktım. Pencereden dışarıyı seyrederken belimdeki elle irkildim. Arkamı döndüm ve deniz’le göz göze geldim. Kollarını boynuma doladı. Dakikalarca öyle durduk. İlginç bir şekilde bu kez de derya’yı istiyordum yanımda. “biliyorum aşkım imkansız ilişkimi ama ben böyle devam etmeye de razıyım.” Dedi. Öpüştük ve derya’nın yanına gittim.

Aradan iki ay geçmiş olsa da derya’nın yanında deniz’i; deniz’in yanında derya’yı istiyordum. Artık kafayı yeme aşamasına gelmiştim. Onlarla da onlarsız da olmuyordu işte.

Derya’ya da deniz’e de çok aşıktım. Ama deniz’le genelde evde görüşüyorduk. O’nunla dışarı çıkamazdım. Henüz buna kimse hazır değildi.

Gece 3’te telefonla zıpladım yatakta. Derya arıyordu. “can; deniz intihar etti!” dedi. Hastane adı sormaya gerek duymadım aynı türk filmlerindeki gibi. Az sonra hastanedeydim.

İçeri girmemle babasının üzerime yürümesi bir oldu. Ne olduğunu anlayamadan birkaç tokat yemiştim bile. Dışarıda otururken derya geldi yanıma. “Nasıl yaparsın bunu bana? Üstelik kardeşimle.” Dedi. Sonra her şey yavaş yavaş yerine oturdu. Deniz intihar etmeden önce her şeyi anlatan bir not bırakmıştı. Notu da cebinden bulmuşlardı. Benim yüzümden; daha doğrusu geleceği olmayan ilişkimiz yüzünden intihar etmişti.

İçeri girmeye yüzüm yoktu. Derya, annesi, babası herkes bitaptı. Derya ağlıyordu. Yanına gidip o’na sarılmayı çok isterdim. İster inanın ister inanmayın o’nu hala çok seviyordum.

Biraz sonra o tüm hasteneyi inleten çığlığı duydum… “oğlum!”… annesinin feryadı tüm koridoru o çığlığın içinde sessizliğe itmişti. Olduğum yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Deniz gitmişti; hem de sonsuza kadar.

Siz hiç iki kardeşe aynı anda aşık oldunuz mu? Ben oldum! Sevgilime aşıkken onun erkek kardeşine aşık oldum. Sonra iki aşkımı da kaybettim. Oysa ben ikisini de çok sevmiştim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder